Haftaiçi gezip eğlenmek demişken, Seul'de bulunduğum süre içerisinde iş arkadaşlarımla 3 kere iş çıkışı yemeğe gittik. Bunlardan ilki Geena adlı arkadaşımızın şirketteki son günü onuruna gittiğimiz tavuk-bira partisiydi. Yediğim sarımsaklı tavukların haddi hesabı yok. Tabi içtiğim biraların da... Bitiyor, bir bakıyorum hooopp bir daha koyulmuş. Sürekli "Kombeee" sesleri eşliğinde şerefeler, tokuşturmalar, "hadi bir tane daha"lar... O akşam sadece tavuk ve birayla sınırlandırılmış mıydı sanıyorsunuz? Tabi ki hayır. Nedenini anlayamadığım bir şekilde (sanırım adetten), tavuk çıkışı başka bir restorana oturmaya gittik. Burada da yine yenildi, içildi. He bir de ilginç bir şey içtim, pirinçten yapılmış bir içki... Çok ilginçti yani tavsiye ederim :) Heralde içtiğim içkilerden olsa gerek, yemeye devam ettim. Buradaki yemeğimiz de bitince, bu kez nereye?? Tabi ki KARAOKEEEEE... İşte ilk karaoke deneyimimi o gün orada yaşadım. Çok eğlenceliydi. Grup olarak özel odanıza giriyorsunuz ve istediğiniz şarkıyı seçip arkadaşlarınızın önünde söylüyorsunuz. İçki servisleri falan da buraya yapılıyor. Aşırı eğlenceli. Karaoke de bitince artık eve dağılma vakti geldi. Odama gittim gitmesine, fena da değildim, ama ertesi sabah hiç de sevimli sayılmazdım. Hani içki sonrası klasik bir ilginçlik vardı, ama ondan bahsetmiyorum. Biz hep alışmışız içtikten sonra ertesi gün danalar gibi uyumaya, erkenden kalkıp işe gitmek zorunda olmak çok koydu...
İşte ilk eğlencem bu idi Kore'de. Bu geceden başka 2 sefer daha çıktık dışarı yemeğe. Onları da bir sonraki yazılarımda anlatacağım. Takipte kalın.