Uyandığımda göremesem de seni penceremden (herhalde kaldığım delikte pencere olmadığından olsa gerek), güzelsin, biliyorum.
Sabah güneş ışığından mahrum bir şekilde uyansam da, saçlarımı okşuyorsun, hissediyorum...
Metroda en kalabalık durakta inmek zorunda kaldığımdan dolayı ittire ittire pestilimi çıkarıyorsun sabah sabah, yaşıyorum... =) Bu sayede 3 dakikalık yürüme mesafesi, sen ve senin sevgili insanların sayesinde 13 dakikaya çıkıyor, yürüyemiyorum... :D
İş çıkışı bana zorla domuz yedirmeye çalışıyorsun, ama ben yemiyorum... Domuz olmayınca bana 2 seçenek bırakıyorsun, ben de birini seçiyorum. Bir gün "Bulgogi", bir gün "Lapuki" yiyorum... "Kimpap"sız sofraya oturmam diyorum...
Yazacağım, yazacağım Seul... Daha senin hakkında çok şeyler yazacağım. Her birini buradan naklen açıklayacağım. Şu an iş yerindeyim ve blog yazıyorum diye bana kızıyorsun Seul, farkediyorum. Maaşımı ödeyecek misin bu cuma? Öde de gidip biraz alışveriş yapalım Seul...
Merve'nin Seul Maceraları çok yakında burada! Bekleyin anacığım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder