Aslında bugün Gani dedemin 1. ölüm yıl dönümüydü. Sabah erken kalktık, mezarlık ziyaretinde bulunduk. Biz yoldayken bayağı yağmur yağıyordu zaten. Karla karışık... Öğleden sonra ise lipil lipil yağmaya başladı. Hafiften ve ince... Sanki boşu boşuna yağıyor, hiç tutmayacakmış gibi. Bu şekilde akşam 9-10'a kadar falan devam etti sanırım. Şu an dışarısı bildiğiniz bembeyaz =) Lanet olsun ki fotoğraf makinem tamirde ve ben yılın ilk manzarasını çekmekten acizim... Fakat feykbukta Ethem arkadaşımızın bugün çektiği fotoğrafı buraya koymak için izin aldım =)

Pencereyi açtım. Dışarıya kar havasının yumuşaklığı ve sessizliği hakim. İşte aradığım ses, aradığım ortam... Ya bu beyaz ölüm, ya da ölüm beyaz... Sessiz işte. Asil. Ruhani ve ruhsuz, gerçekten bir arada. Keşke çevredeki şu apartmanlardan hiç biri olmasa. Keşke ıssız bir bozkırda olsam ve kar yağmış olsa...
Böyle gecelerin en merak edilen kısmı şüphesiz ertesi sabah nasıl bir manzarayla karşı karşıya kalınacağıdır. Acaba gece yağmaya devam eder mi? Dona çeker mi? Yoksa bir yağmur hepsini götürür mü? Lütfen biraz daha yağ, lütfen biraz daha!
Bu arada söylemeden edemeyeceğim, Undying'i indirdim ve oynamaya başladım. Hem de nightmare levelinde =) Gerçekten çok özlemişim. Hatta az sonra ışıkları kapatıp, perdeleri açıp (dışardaki kar manzarasından nasiplenmek ve beyazın büyüsünden etkilenip dudak uçuklatmak için) biraz ses verip öyle oynamaya devam edicem. Sabaha kadar yolu var... İzlenimlerimi anlatırım =) Sabırsızlanıyorum... Herkese beyaz geceler diliyorum =)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder